29 Mayıs 2016 Pazar

Eleni, Aya İrini, İstanbul Devlet Senfoni



Sanatın ve gerçek bir sanatçının bir toplumu yarınlara taşımada önemli etkileri olduğuna inananlardanım. Bu etki o kadar büyüktür ki bir dönemi bitirebilir, yeni bir çağı başlatabilir. Tarih boyunca batıda yaşanan aydınlanmaların oluşumlarında etkili oldukları gibi...

Bunu bana düşündüren perşembe günü Aya İrini'de dinlediğim Eleni Karaindrau ve dün Beyoğlu Kültür Sanatta seyrettiğim Mehdi Shabani'nin Meyhane,Dedemin Can Evi belgeseli.  

Eleni ile tanışmam onun Eternity and a Day film müzikleri albümü ile 1998'lerde oldu. O günden beri de en büyük hayranıyım ve takip etmekteydim. Hele IDSO ile Aya İrini'de konser vereceğini duyar duymaz o kadar mutlu oldum ki. Hayran olduğunuz bir sanatçıyı yakından görmek inanılmaz bir duygu yaratıyor insanda. Ancak böylece onun başka bir gezegenden değil tam da sizin dünyanızdan olduğunu hissedebiliyorsunuz. 

Konser hakkında ne diyebilirim, Soranlara Eleni, Ayaİrini, İstanbul Devlet Senfoni diyorum. Daha ne olsun.

İnsana insan olduğunu hissetiren müziği, dokularınıza kadar işleyen notaların bu kadar sihirli yanyana getirilişi, sizi alıp götürüyor. Başka bir dünyanın, başka bir toplumun ama kesinlikle olmayı istediğiniz yerde olmanın mutluluğunu hissediyorsunuz. 

Bir kez daha büyülendim. Kadın olmasıyla onurlandım. Hüznü dile getirdiği notaların duygularıma ne kadar aşına olduğunu, her birinin duygudan çıkıp anlama dönüşünü yaşadım. 

Sıradan bir insanın O'nun geldiği bu noktaya erişmesi hiç mümkün değilken, Eleni'nin bulunduğu yerden duruşunu buyuk bir hayranlıkla seyrettim. Sanatı, o sanat ile anlattıkları yada anlatmaya çalıştıkları o kadar derin ve etkileyici ki, 

Eleni ; Theo Angelopulos'un son 8 filminin müziklerini yapmış. Arıcı(Beekeeper/Melissokomos, 1986) filminin müziğinde, köklerinden koparılmış bir göçmenin sesinin, ruhunun acı ve hüznünü taşıdığı için saksafon kullanarak notalara dökmüş, Ulis'in Bakışı (Ulysses’ Gaze/ To Vlemma tou Odyssea, 1995) filminin teması insanlığın kaybetmiş olduğu masumiyeti anlatır. İlk defa Türkiye'ye konser vermeye geldiğinde seyircilerin sessizce dinleyip sonra ağladıklarını görünce çok etkilenmiş. 7 yaşında kaybettiği annesini hatırlayıp, onun bir parçasının bu topraklara da bulunduğunu düşünmüş ve çok duygulanmış, Bu duyguyu masumiyet olarak ifade edip, o masumiyeti seyircilerin gözlerinde bulduğunu anlatmış. Puslu Manzaralar ( Landscape in the mist/ Topio stin Omihli, 1988) filminin tema müziği bir isyanı anlatır. Notalarda sınırsız bir dünya özlemiyle sınırlara isyan vardır. Kitara'ya Yolculuk, Leyleğin Geciken Adımı-The Susı (The Suspended Step of the Stork/To Meteoro Vima tou Pelargou, 1991),Sonsuzluk ve Birgün, (Eternity and a Day/Mia Aionotita kai Mia Mera, 1998) Ağlayan Çayır,(The Weeping Meadow/To Livadi pou Dakrizei, 2004) Zamanın Tozu (The Dust of Time/ I Skoni tou Hronou, 2008) diğer film müzikleridir.
Yazım çok uzun oldu. Dedemin Can Evi'ni bir sonraki blogda anlatırım artık. Sizi şu güzellikle başbaşa bırakıyorum,
Eleni'den sevgilerle