23 Haziran 2013 Pazar

İki kişi







İki kişi yaşıyor sanki şu gafil bedenimde,
Biri çekiyor beni sol kolumdan uzak diyarlara,
Diğeri ise kelepçelemiş sağ kolumu sol koluna.
Bedenim yalnız, ruhum karanlık...

Cesedim direnmese,  kalbim kavga halinde,
Beynim ise söz geçiremiyor kalbime,
Öyle tarifsiz bir kavga ki bu, bağırsa dudaklarım, 
Ruhumu sağır ediyor o yalnızlık çığlığı, yırtsa gökleri,
Kime ne?

Bırakın kollarımı çekmeyin yoruldum artık,
Yalnız, yılgın, hırçın ruhum dayanamayacak, dargın...
Ne sağ kolumdan çekene, ne sol kolumdan çekene,
Sadece şu kara bahtıma, bahtsız talihime,
Sönen benim hayatım. 
                                                                Defne Soysal






21 Haziran 2013 Cuma

Hangi Jenerasyonsunuz?




Gezi parkı direnişi sonrasında kelime dağırcığımıza yeni bir terim eklendi. "Y Kuşağı" Biraz araştırınca aslında çok derinlere inen bilimsel bilgilere ve bu terimin benim hayatıma ne kadar geç girdiğinin farkına vardım. Meğerse ben bir Y kuşağı annesiymişim de haberim yokmuş! Ancak hep savunduğum gibi önemli olan bilgiye ulaşmak ve paylaşmak. Paylaşalım ki çoğalsın.

"The Strauss–Howe Generational Theory"  olarak  literatürlere girmiş bu başarılı teorinin düşünce babaları William Strauss ve Neil Howe,  Strauss-Howe Kuşak Teorisini, 1991 yılında yazdıkları Generation adlı kitaplarında, Amerikan tarihinin kuşak türleri ve yinelenen ruh dönemleri, kuşak eğilimlerini inceleyerek, bu bulguları dünyanın değişik ülkelerinde yaptıkları araştırmalarda benzer döngüleri belirleyerek kanıtlamışlardır. 1993 de "13th Gen" adlı kitaplarına 1961 ve 1981 yılları arasında doğan kuşağı incelediler.  1997 yılında "The Fourth Turning" adlı kitapları bir Amerikan kehaneti olarak değerlendirildi.  1999 yılında "LifeCourse Associates" adı altında kar amacı gütmeyen bir danışmanlık şirketi kurarak, tarihin belirli bir döneminde belirli bir yaş grubunda insanların inanç, tutum, değer ve davranışlarını inceleyerek, kuşaklar arasındaki çözümlemeler aradılar. 2000 yılında "The Next Great Generation" da, 2000 lise mezununun sınıf, yaş, gelişim, nesil ve kişilik özellikleri incelenmiş, "Millennials" adını verdikleri bir sonraki büyük nesli  anlatmışlardır. 18 Aralık 2007 tarihinde, William Strauss'un 60 yaşında Pankreas kanserinden ölümünden sonra en yakın dostunu kaybeden Neil Howe LifeCourse Associates'ı genişletmek ve kuşaklar arası iletişime yeni açılımlar getirebilmek amacıyla, çalışmalarına devam etmiştir. Howe her yıl yaklaşık 60 kolejde sık sık özel atölye çalışmaları yaparak  araştırmalarını sürdürmektedir.



1960 ve 1970'li yıllarda doğanların oluşturduğu  X kuşağı, kariyer düşkünü, geç evlenen, büyüklerine oranla daha fazla eğitim almış ancak okumak ve fikir paylaşmak yerine bol bol film, video ve TV seyrederek büyüyen, insancıl değerlere önem veren, giyim kuşama dikkat eden, sözünü sakınmayan, mesleğinin hakkını veren, mücadeleci, değişime kolay ayak uyduran, alternatif yaşam seven insanların kuşağıdır.Bu kuşak, Vietnam savaşı sonrasında, çoğunluğu ekonomist olan, aralarında masonlarından tutun, dünya'nin dört bir yanındaki ülke insanlarının bir nevi topluca yarattığı dünya'nin ilk global kuşağıdır.

1981'den itibaren dogan kusak, Strauss ve Howe tarafindan "Y Kuşağı" olarak tanimlanir.Bu dönemlerde doğmuş insanlara teknolojik olarak daha fazla imkan sunulmuştur. Ebeveyinler poker, tavla gibi oyunlar oynarken; Y kuşağı bilgisayar oyunu oynamaktaydı. Gameboy'lar, Atari'ler, bu dev kuşağın statüsü altında desteklenen oyunlardan sadece birkaçıydı. Bu tarz şirketlerin hiçbiri, gelişim süreçleri döneminde ülkelerine tek bir kuruş vergi ödemediler. İletişim konusunda da gerek telefon, gerek cep telefonu, gerek interaktif dünya'nın temellerinin atılmasının sebebi Y kuşağı olmuştur. Bu nesin en belirgin özellği 18 yaşına gelmeden önce bir telefon sahibi olamabilmeleriydı.  1995 - 1998 yılları, yeryüzünde medeni olan her ülkede Y kuşağı bireylerinin bir telefon sahibi olduğu dönemi temsil etti. Bunun yanı sıra, televizyonculukda ve sinemada da global olarak yeryüzündeki tüm kültürlere önem verildi. Böylece insanların birbirlerini daha rahat anlaması için bir taban oluşturuldu. Bill Clinton da bu kuşağın temellerini oluşturan ve uygulanmasında öncülük etmiş dünyaca ünlü liderlerden sadece biridir.

Medenilik konusunda, insanlara verilen eğitim doğrultusunda yetkinleşen bireylerin daha az vahşi kaldığı tesbitinden hareketle işyerlerinde,  statü olarak kabul görmede daha önceki kuşaklarda olmadığı kadar eğitim önem kazandı. Daha öncelerinde master veya doktora yapmış insanlar oldukça az iken, Y kuşağı için master, yapılması gereken; doktora ise yapılması halinde büyük kolaylık sağlayıcı etken olmuştur.

Teknoloji konusunda, Y kuşağına ait herkes yaşamları süresince dünyanın teknolojik olarak ne kadar çok ilerlediğini görmüştür. Teknoloji marketine hergün yeni buluşlar, yeni kolaylıklar, yeni ürünler sunulmaktadır . Bu da Y kuşağını her zaman bir adım sonrasında düşünmeye itmiştir.

Z Kuşağı (Generation Z ) 2001′den sonra doğanlar tarafından temsil edilir. Diğer adlari ise "Millenial Generation"dır. Bugün henüz çok küçük olan bu kuşak bireyleri neredeyse doğdukları andan itibaren iPhone, iPad, iPod gibi yüksek teknoloji ürünlerini kullanmaya başlarlar. Nano teknoloji ürünleri yakın bir gelecekte günlük yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline gelecek. 

Tabi bu durum X kuşağı ile Z kuşağı arasındaki uçurumu gittikçe arttırıyor. Dolayısıyla hızlı bir ivmeyle artan bu uçurum kuşaklar arasında iletişimi ve anlaşmayı zorlaştırıyor hatta gezi parkında örneğini yaşadığımız sonuçları getiriyor. Hele bu kuşak dönüşümlerinden nasibini alamamış, hala bir kuşak geride kalmış emekleyen kısmı düşündükçe. Az geişmiş ülkelerin ve demokrasilerin en büyük yarası bu bence değip sosyolojik bir sonuç çıkarıyorum. Bilmem katılır mısınız?



Bu arada malum biber gazından ben de  etkilendim. Tam o anda İstiklal Caddesindeydim ve insanlar çığlık çığlığa kaçışırken ben de kendimi dışardan farkedilemeyecek kadar az göze batan Galatasaray'dan Tünele doğru giderken sol tarafta San Antuan kilisesinden içeri attım. İçerisi serindi ve bir ilahi sesi geliyordu. Sıralara oturdum. Müziğin ilahi sesiyle birleşen gücü korkularımı aldı götürdü. Sonra düşündüm dinlerin görevi insanları huzura, sevgiye, iyi ahlaklı olmaya yöneltmek ise bugün İstanbul'da yaşananlar için söylenecek çok şey yok. Sadece durup biraz düşünmeli.


Read more: 

www.en.wikipedia.org/wiki/Strauss%E2%80%93Howe_generational_theory
http://www.lifecourse.com/








20 Haziran 2013 Perşembe

Do you hear the people sing?






do you hear the people sing? 
singing a song of angry men?
it is the music of a people who will not be slaves again!
when the beating of your heart echoes the beating of the drums
there is a life about to start when tomorrow comes!

will you join in our crusade?
who will be strong and stand with me?
beyond the barricade is there a world you long to see?

then join in the fight that will give you the right to be free!

will you give all you can give so that our banner may advance
some will fall and some will live will you stand up and take your chance?
the blood of the martyrs will water the meadows of france!






Duyuyormusun sesi işte bu halkın öfkesi
Olmayacak hiçbir zaman bir başkasının kölesi.
Sanki kalp atışları karışıyor davullara
Yürüyoruz gururla yeni bir yarına.

sen de gel katıl bize,diren bütün bu baskıya
durur koca dünya var ilk atın arkasında 
Sen de özgürlüğün için diren omuz omuza

Duyuyormusun sesi işte bu çapulcunun sesi,
Olmayacak hiçbir zaman bir başkasının kölesi
Sanki kalp atışları karışıyor davullara
Yürüyoruz gururla yeni bir yarına


Sadece müzik güzelliği değil filmde konunun benzerliği de çok uymuş...
Erdemin onurun direnişin öyküsünün anlatıldığı Sefiller ile çapulcular...
Ne yazık ki tecrübeyle sabittir ki bir direnişte gücü elinde bulunduranın adil olmadığı durumda,  başkaldıranların ödeyeceği bedel çok ağırdır. Bir Y kuşağı annesi olarak en çok bu bedeli ödeyecek olan gençler için endişeleniyorum. Ancak yine biliyorum ki o keskin zekalarıyla bizim kuşağın düşünemediği barışçı çözümü bulup çıkaracaklar.