13 Temmuz 2011 Çarşamba

Abdülmecit

Tarihin tozlu  raflarda saklı yaşanmışlıkları soğuk sayfalarından çıkarmanın ötesinde bir zamanlar yaşamış insanların kişiliklerini bugün yaşayan insanların zihinlerinde ete kemiğe büründüren ve hatta geleceğe taşıyan kitapların gizemi, tadı, heyecanı, benim hep bu tür kitapları sevmemi sağlamıştır. Sonsuzluğun içinde bir nokta gibi olan hayatların  gerçekle, hayal arasında gidip gelen gizemi, yazarın kaleminde zamanı silerek sizi içine çeker. . Kenize Murad, Nermin Bezmen, Ayşe Kulin gibi Hıfzı Topuz'da yazdığı pek çok tarihsel içerikli romanda olduğu gibi  Abdülmecit isimli kitabında da gazetecilik, araştırmacılık ve yazarlık ustalığını konuşturmuş.
Kitap 16 yaşında Veliaht Abdülmecit'in, babası İkinci Mahmut'un 2 Temmuz 1839 günü ölümüyle başlayıp , 1861 yılında veremden ölümüne dek süren padişahlık döneminin siyasal, ekonomik, sosyal gelişmelerini izlerken, diğer yandan, Abdülmecit'in duygusal dünyasına girerek, yazarın yarattığı zaman tüneli sayesinde kendinizi o dönemde yaşarken buluyorsunuz. Tanzimat Fermanı'nın nasıl ilan edildiğine, Darülfünun'un kuruluşuna, harem hayatına, hünkarın cariyeleriyle ilişkilerine ve kadınlara yaklaşımına , toplumun batı kültürüyle buluşmasına tanıklık ediyorsunuz. Dönemin Osmanlı toplumu ile Avrupa ve Rusya arasındaki etkileşimleri hakkında geniş bilgi sahibi oluyorsunuz. Bir yandan Fransız şair ve yazar Lamartine'in fikirlerini, Osmanlı'nın 31. padişahı Abdülmecit hakkında yazdıklarını okurken diğer yandan, Avrupa'nın o dönemde yaşamış Proudhon, Karl Marks,Lamartine, Auguste Comte, Engels gibi düşünürlerin aydınlanmada etkisini, köleliğin kaldırılmasına yönelik mücadeleleri, Abdülmecit'in aldığı iyi eğitim rnodern ve ilerici görüşleri ile batı'nın aydınlanma mücadelelerini takip ederek toplumuyla ve halkıyla çelişme pahasına, toplumu daha ‘modern' ve ‘Batılı' bir kültürle ve değerler sistemiyle donanmış hale getirmeye çalışmasını, dinsel eğitimle yetişmiş şeriatçı ve tutucu sadrazamlar, vezirler ve paşaların devrimlere engel olma çabalarını, gazeteciliğin ve gazetelerin Takvim'i Veka ,Tercüman'ı Ahval Ceride-i Havadisin çıkarılmasını, Islahat Fermanı ve Osmanlılarla İngilizler arasında imzalanan ticaret anlaşması ile verilen ödünleri ve iktisadi bağımsızlığın yitirilerek, sanayisi olmayan bir imparatorluğun Avrupa ülkelerinin açık pazarı olmasını, öte yandan Osmanlı hanedanının ucu bucağı görünmeyen harcamaları, harem masrafları, saray yapımları ve yolsuzluklar yüzünden bugün olduğu gibi dün de dış borç açığının başa çıkılamayacak hale gelmesini ve dışa bağımlı hale gelen bir ülkenin yıkılışının öyküsünü okuyacaksınız.
Her zaman savunduğum bir görüştür, "Tarih Affetmez" Tarihin o döneminde verilen kararların doğruluğu yada yanlışlığı gelecek kuşaklar tarafından net olarak görülür. Çünkü tarihi değiştiremezsiniz.
Ne yazık ki tarihten hiç ders almıyoruz...